İNSAN DÜNYANIN BİR UCUNA AYDINLANMAYA GİDERSE.....
BANGKOK...
CHİANG MAİ...
Gidersin tabii ne olacak ki...
Önce birkaç kişiye danışır sonrada koyarsın cebine bileti gidersin mi gidersin...
Gidersin de nereye? bunu gitmeden kimse bilemiyor.
Yola çıkıyorsun, saat saat arka tarafın yassılaşıncaya kadar Ramses gibi oturup bir koltukta kuş misali uçup gidiyorsun.
THY normalde sorun çıkarmayan bir hava şirketi olmasına rağmen nedense kısmetime hep bozuk koltuk düştüğünden ben anlım açık sırtım hep dik olarak uçtum! kısmet...
Bindiğin havaalanı memleketininki olunca pek bir şeye dikkat etmiyorsun ancak on saatlik uçuştan sonra ciltleri, tipleri, her şeyleri farklı bir milletin içine düşüyorsun...
Çok kibarlar, minik hareketleri ve sesleri var...bir de arkasından çok göz yaşı döktükleri çok sevdikleri bir kralları.
Her yer rahmetli kralın resimleri ve siyah beyaz kurdeleler ile çevrili. Her yer orkide bahçesi...
Ancak benim son durak Bangkok değil. Oradan aktarma ile bir saatlik bir uçuş ile Chang Mai denilen şehre uçacağım. Medeniyet, güler yüz alabildiğine...
Bir arkadaş tavsiyesi ile yola çıkılmış. Istanbul fazla gelmiş hadi bir de bunu deneyelim, milletin bir bildiği vardır demişim.
Elbet her bilinçli türk vatandaşı olarak ne olur ne olmaz yanıma kahve makinemi, kahvemi ve çayımı almışım... ne yiyeceğiz ne içeceğiz belli değil...
Gidilen otel normal bir otel değil. Bir kamp. Arınma, Tai chi, masaj, meditasyon vs...
İçimden allah bilir ne yedirirler bize acaba iki tane de ülker petit beurre de atsamıyıdım bavula diye geçirmedim de değil hani... bir hafta onun sapı bunun kökü ile üstüne de para vererek survivor yaşamayayım diye düşündüm ama son dakikada vaz geçtim. İyi ki de geçmişi...bir de sigara durumu var hafif geren ama bakacağım duruma...
devamı var bi yere ayrılmayınız...