13 Kasım 2012 Salı

BAŞ TACI/BELASI




NE KADAR ŞEKER OLSALAR OLSUNLAR GERÇEKTEN ÇOCUKLAR KADAR KARŞISINDAKİNİ GICIK ETMEYE HATTA AĞLATMAYA MERAKLISI YOK HERHALDE...
BİLİYORLAR Kİ AĞLATTIĞI ZAMAN KENDİ BAŞI AĞRIMAYACAK GELECEK AĞLATTIĞI VELEDİN ANNESİ ÇOCUĞUNU PIŞ PIŞ EDECEK VE ZATEN KENDİDE ÇOCUK DİYE KİMSE ONA VAY EŞŞEK DEMEYECEK...
SANKİ BUNU BİLİYORLAR...
BELKİ DE BİLİYORLAR ...
BİLİYORLAR MI DERSİN...
BEN BAZEN ŞAŞIRIYORUM HATTA TIRSIYORUM BUNLARDAN...
ÖYLE GÖRÜNDÜKLERİ KADAR ŞEKER VE MAHSUMLAR MI DİYE...
BİR GÜN BİR TANESİ "İÇERSİ GÜZELDİ AMA KARANLIK VE ISLAKTI" DEDİ MESELA
HEMEN ATLAMAYIN YAŞI BAŞI ÖYLE BİŞEYLER BİLECEK DERECE DEĞİLDİ CÜCENİN...
SONRA AKŞAMLARI ARKADAŞLARIM GELİYO NİYE UYUMAM GEREK YA ANNE DİYENİ DE DUYMADIK DEĞİL HANİ..
YA ÇOCUK KİSVESİNDE BİZİ UYUTAN CİNLER YA DA GERÇEKTEN DOĞARKEN DAHA AKILLI SONRADAN SALAĞA YATMANIN DAHA İŞE YARAYAN BİR DURUM OLDUĞUNU ANLAMIŞ CÜCELER BUNLAR....



GERİDE KALANLAR....



Artık ne olduğunun pek önemi de kalmamıştı onlar için. 
Geldikleri gibi gitmişlerdi odadan. 
Alacaklarını almış, göreceklerini de görmüş olarak. 
Gözlerindeki son sahne belleklerinden asla silinmemecesine kazılmıştı beyninlerini kıvrımlarının arasına. 
Her hangi bir gün,  herhangi bir yerde, herhangi bir şey yaparken,  herhangi biri ile konuşup dünyanın herhangi bir yerinde yaşarken,  bir anda beyinlerinden gözlerine yansıyacaktı, ve odanın kokusu burunlarında yanacaktı..

Ve odada bıraktıklarından, ondan daha değerli bir şeyi olmayan kadın da döndü gitti arkasını. 
Son bir kez bile bakmak istemeden geriye. 
Neyine bakacaktı ki zaten. 
Giderken beyni de onunla olduğuna göre…her anı,  her sesi,  her kokuyu,  her hatırayı aldı ve kendi ebediyetine götürdü kadın. 
Aynı kara koca tahta hantal bir valiz gibi. 
Nereye gitse onunla gelecek olan.