Artık ne olduğunun pek önemi de kalmamıştı onlar için.
Geldikleri gibi gitmişlerdi odadan.
Alacaklarını almış, göreceklerini de görmüş
olarak.
Gözlerindeki son sahne belleklerinden asla silinmemecesine kazılmıştı
beyninlerini kıvrımlarının arasına.
Her hangi bir gün, herhangi bir yerde, herhangi bir şey yaparken, herhangi biri ile konuşup dünyanın herhangi bir yerinde
yaşarken, bir anda beyinlerinden gözlerine yansıyacaktı, ve odanın kokusu
burunlarında yanacaktı..
Ve odada bıraktıklarından, ondan daha değerli bir şeyi olmayan kadın
da döndü gitti arkasını.
Son bir kez bile bakmak istemeden geriye.
Neyine bakacaktı ki
zaten.
Giderken beyni de onunla olduğuna göre…her anı, her sesi, her kokuyu, her
hatırayı aldı ve kendi ebediyetine götürdü kadın.
Aynı kara koca tahta hantal bir valiz
gibi.
Nereye gitse onunla gelecek olan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder