5 Mayıs 2012 Cumartesi

maymunların düğünü! bu da mı oldu demeyin!!






Zaten oldum olası pek öpüşmüyorlardı da. Nedense öpüşürken dişleri birbirine çarpıyordu ve kocası hep onun öpüşmeyi beceremediğini söyleyip duruyordu.
O da pek hevesli değildi ama ilk öpüştüğü adam da o değildi hani. Daha önce kimseden böyle bir şey de duymamıştı.
Kocası banyoya gireli çoktan yirmi dakikayı geçmişti ama hala su sesi geliyordu içerden. Kendine tekrar bir çay yaptı ve yatağa uzandı. Bardak elinde manzarayı seyre daldı. Sadece kubbesi ve minaresi gözüken camii sanki Marmara’nın içindeki bir adacık gibi duruyordu 18içci kattaki odanın camından. Ve nihayet tam hayallere dalmışken banyonun kapısı kırk dakika sonra tekrar açıldı. Anlamadığı şey kel olan bir adamın o kadar saat içerde neler yapmış olabileceği idi ama neyse.
Kendinden emin, güzelliğinden emin, akşamki başarısından emin bir adam edası ile kocası beline doladığı havlu ile yatağa, yanına uzandı.  Ve tekrar yere bıraktığı gazeteleri alarak okumaya koyuldu.
Münakaşaya ne iştahı ne de isteği olmadığından kendi de kitabından bir iki sayfa okumaya koyuldu. Saat on bire doğru acıktıklarını hissederek kahvaltıya inmeye karar verdiler. Ne de olsa balayı çifti oldukları için onlara saat kaçta isterlerse o saatte kahvaltı servis edilecekti.  Gece çıkarttığı ancak şu anda ona bir hortlağı andıran gelinliğini ve duvağı katlayıp bavula yerleştirdi. Aslında çöpe de atabilirdi o an. İçinden tam olarak geçen oydu. Belki de içinden tam olarak geçen gelinliği değil kocayı çöpe atmaktı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder