28 Mart 2012 Çarşamba

BAŞIMIZ SAĞ OLSUN...

Kimse nerde ebedi uykusuna yatacagini önceden bilmiyor aslinda...

Bu belki günümüzde kısmen daha belli olan bişey...

Aile mezarlari, cenaze törenleri, cenazelerin uluslararasi normal bir yolcuyumus gibi seyahat etmeleri olmadi yakilip daha az yer tutarak dünyanin dört bir yanina gitmeleri...

ve tabii cenaze törenleri...

Bunlar bi nevi gidenin yolunu açabilmke, yukardakine de walla iyi insandi al yanina demek gibi bir iç rahatlatma bence.

Çünku herkes ne kadar red ederse etsin veya görmezden gelirse gelsin eninde sonunda senin de gidecegin yer ve şekil ayni... 

Birak sevdiklerini yolculamayi...

Bir çok kere de gerektiği için, kendini iyi insan hissetmek için ve bir nevi kendi cenazen icin lobbying faliyetlerinde bulunmak için gidersin buralara...
Yoksa kim ister ki bu olaylara katilmak...

Eğlence yok, gülmek yok, yemek ikram falan da yok,,,

Belki sen kendi dünyanda en iyi günlerinden birini yaşiyor olabilirsin ama oraya girdin mi gidenin yakini kadar hüzünlü gözükmen beklenen bir tepkidir. 

Neden ki? 

Geldik iste yetmiyor mu...

Neyse içten içe de acaba tabutta yatan şimdi bizi görüyor mu? 

Düşüncelerimizi okuyabiliyor mu? 

Yani acaba gercekten burda sonra gideceği biyer var mi diye gayri ihtiyari aklimizdan geçer hepmizin de....yalan mi? 
Bir de o gitti ben hala taş gibi burdayim düşüncesi...

İki dakka sonra da ayy acaba ben ne zaman giderim fikri sirayla zirzir gider gelir aklimizin içinde...

En sonunda da aman sikerim ben böyle işi der kara gözlükleri gözüne takar ve en efkarli ifaden ile bir malboro light yakarsin...

Göğsüne pasli bir iğne ile iliştirilmiş sararmaya başlayan  fotograf ile...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder