31 Mayıs 2012 Perşembe
Sevişelim mi?
Sevisme nerden ogrenilir arkadaslar bilen var mi?
Diyelim etraf taraf bu konuda pek acik degil, soracagin, ogrenecegin sana anlatacak da kimsen yok...
Ortamin da pek musait degil oyle kitapti, videoydu da pek yok...nereden ogreneceksin bu isi kardesim nereden!!!
Gerci bu laflar su donem icin biraz naftalin ama hala gecerli olabilir yani...
Bizim zamanimizda karsi cinsi ciplak gormeyi resimden bile goren azdi belki de...
İste kardes kuzen ne denk gelirse gozunu ucu ile utanarak bir goz atilirdi.
Bir de donemin en buyuk kesif oyunu doktorculugun hakkini da yememek lazim tabiii...
Kacimiz o oyundan esinlenerek doktor oldu bilmem ama neyse...:))
hadi onu da gectik. Diyelim ilk sevismeni yaptin. Aferin guzel. Ha bumuyumus durumu tabii ki oldu, eee..sonra?
Simdi artik sevisgen bir insan oldun da sonra ne olacak...
Fare gecti yol oldu, vatana millete hayirli mi olsun demeli? Yoksa sakla samani gelir zamani mi?
Vatan millet sakarya diyerek milletin hayina sunanin da samanlari saklayip bayatlatanlarin da sonu ayni aslinda!
Zaman geciyor, o kadar merakla bekledigin is oluyor, olmuyor veya sen oldugunu saniyosun ama bi halt da oldugu yok aslinda ya neyse...
Bu isin icgudu ile alakasi oldugu kadar, ogrenmek, bilmek, konusmak ve kendine guvenle de alaksi var...
Sen bu isi istedikce vucuduna dikkat ediyor oluyorsun bu da libidonu yuksek tutuyor ve bu da seni seksi yapiyor bu biiiir.
Ayrica degerli erkek kardeslerimizin bu konuda artik karakoyden tranvaya binip baska mahallelere gidip az biraz teknik, ruh, istek ve tutkuyu ogrenmeleri gerekiyor.
İtiraf et sana seni tanrica gibi hissetiren kac adam girdi hayatina?
Peki ikinci itiraf hala o adamla ol veya olma aklin kaymiyor mu o arkadasa.?
Cevap verme biliyorum zaten.
Zor isler guzelim zooor...
Yaptikca insanin yapasi, yapmadikca da o isle uzaktan yakindan alakan kalmiyor herkesle kardes kardes yasiyor buluyorsun kendini...
23 Mayıs 2012 Çarşamba
YATAK ODASI SIRLARI...bir balayı
kimse boşanmak için evlenmez. kimse kocasının ya da karısının kendisi,ni boynuzlayacağını düşünerek adım atmaz. en azından en başlarda. ama ne kadar başlarda...
en başlarda dedim ya!
bizim oğlan bir kıza aşık. kız da ona. aileler bunlara izin vermiyorlar. yani senin bildiğin normal flört bir anda dönüşüyor kara sevdaya.
oğlanın ailesi zengin. kızınki de. yani ikisi de hadi canım size ne biz başımızın çaresine bakarız deyip çekip gidecek cesareti göremiyor kendinde. yani ailenin paracıklarına sırt dönerek aşklarını yaşamak zor geliyor besbelli.
ama kanda delilik, akılda azlık, vicdanda da bokluk baki. bun aek olara da cepte para korunmakta.
neyse, aile oğlanı kendilerinin seçtiği hiç de fena olmayan bir kızla evlendirmeye karar veriyor.
oğlan da razı geliyor. kızla girip çıkıyorlar. kız oğlana aşık oluyor falan oğlan da gönüllü gibi işe..
bu arada eski sevgili ile ayrılınıyor. yenisi deneniyor.
bir müddet geçiyor. aileler paraları ortaya koyup nişanlar yapılıyor, evler alınıp döşeniyor. oğlan durumdan memenun ses etmiyor. nişanlısı ile el ele gezip tozuyor. arada da eski sevgiliye göz dağ vermek için gittiği yerlere adam yollatıp kızı rahatsız ediyor. doğum gününde takı yolluyor falan.
sözün kısası ben gitmiş olabilirim , başkası ile evlenmek üzere olabilirim ama sen benimsin, ne halt ettiğine dikkat et. seni de yanındakini de mıhlarım.. evet tarz biraz o minvalde...
neyse düğün günü gelip çatıyor.
en şahanesinden dolarların havalarda uçtuğu assolistlerin çıkarıldığı dönem...
göbekler atılıyor, içkiler içiliyor, damat da ne çekiyorsa çekiyor, kafası genelde iyi geziyor ama cebi de iyi olduğu için kimse farkına varmaya yeltenmiyor.
düğün gecesi ilerliyor. gelin ile damat davetlilerin yanında ayrılıp odalarına çekiliyorlar.
karı koca soyunuyor. yatağa giriyorlar.
kız bakire hali ile ...
adam taze karısını beceriyor.
önce kız banyoya giriyor. o çıkınca da adam.
adam banyodan çıkınca canı sıkılmış gibi bir surat takınıyor.
gelin anlamıyor.
ben biraz hava almak istiyorum sen uyu birazdan gelirim diyor.
kız ne desin peki diyor.
adam odadan çıkıyor.
gittiği yer kendi odasından pek uzak değil. koridorda şöyle bir tur attıktan sonra. kendi balayı odasının bitişiğindeki odaya giriyor.
yataktaki kadının yanına uzanıyor.
ve bütün geceyi eski sevgilisini koynunda geçiriyor.
iki oda iki kadın.
biri taze gelin diğeri eski sevgili.
adamın egosu göklerde uçuyor.
asıl amacı mı neymiş?
ailesine ders vermek.
kendi iflas edip meteliğe kurşun attığı, iki kadının da onu terk ettiği, ve kafayı iyice bulduğu bir gecede kendi anlattı.
hikaye doğru yani.
ve bütün yaşadığı acılar ve bitmişliğin içinde seneler sonra bu en mahrem hikayesini bana anlatırkenki gözündeki pırıltıyı görmek bile defşet verici idi...
ne kendi, ne aileler, ne o iki kadın mutlu olabildi...
arada kalan günahsız çocuklar, parçalanan ruhlar, kırılan kalpler, darmadağınık gururlardan başka geriye ancak sarhoş sofralarına meze bir hikaye kaldı...
en başlarda dedim ya!
bizim oğlan bir kıza aşık. kız da ona. aileler bunlara izin vermiyorlar. yani senin bildiğin normal flört bir anda dönüşüyor kara sevdaya.
oğlanın ailesi zengin. kızınki de. yani ikisi de hadi canım size ne biz başımızın çaresine bakarız deyip çekip gidecek cesareti göremiyor kendinde. yani ailenin paracıklarına sırt dönerek aşklarını yaşamak zor geliyor besbelli.
ama kanda delilik, akılda azlık, vicdanda da bokluk baki. bun aek olara da cepte para korunmakta.
neyse, aile oğlanı kendilerinin seçtiği hiç de fena olmayan bir kızla evlendirmeye karar veriyor.
oğlan da razı geliyor. kızla girip çıkıyorlar. kız oğlana aşık oluyor falan oğlan da gönüllü gibi işe..
bu arada eski sevgili ile ayrılınıyor. yenisi deneniyor.
bir müddet geçiyor. aileler paraları ortaya koyup nişanlar yapılıyor, evler alınıp döşeniyor. oğlan durumdan memenun ses etmiyor. nişanlısı ile el ele gezip tozuyor. arada da eski sevgiliye göz dağ vermek için gittiği yerlere adam yollatıp kızı rahatsız ediyor. doğum gününde takı yolluyor falan.
sözün kısası ben gitmiş olabilirim , başkası ile evlenmek üzere olabilirim ama sen benimsin, ne halt ettiğine dikkat et. seni de yanındakini de mıhlarım.. evet tarz biraz o minvalde...
neyse düğün günü gelip çatıyor.
en şahanesinden dolarların havalarda uçtuğu assolistlerin çıkarıldığı dönem...
göbekler atılıyor, içkiler içiliyor, damat da ne çekiyorsa çekiyor, kafası genelde iyi geziyor ama cebi de iyi olduğu için kimse farkına varmaya yeltenmiyor.
düğün gecesi ilerliyor. gelin ile damat davetlilerin yanında ayrılıp odalarına çekiliyorlar.
karı koca soyunuyor. yatağa giriyorlar.
kız bakire hali ile ...
adam taze karısını beceriyor.
önce kız banyoya giriyor. o çıkınca da adam.
adam banyodan çıkınca canı sıkılmış gibi bir surat takınıyor.
gelin anlamıyor.
ben biraz hava almak istiyorum sen uyu birazdan gelirim diyor.
kız ne desin peki diyor.
adam odadan çıkıyor.
gittiği yer kendi odasından pek uzak değil. koridorda şöyle bir tur attıktan sonra. kendi balayı odasının bitişiğindeki odaya giriyor.
yataktaki kadının yanına uzanıyor.
ve bütün geceyi eski sevgilisini koynunda geçiriyor.
iki oda iki kadın.
biri taze gelin diğeri eski sevgili.
adamın egosu göklerde uçuyor.
asıl amacı mı neymiş?
ailesine ders vermek.
kendi iflas edip meteliğe kurşun attığı, iki kadının da onu terk ettiği, ve kafayı iyice bulduğu bir gecede kendi anlattı.
hikaye doğru yani.
ve bütün yaşadığı acılar ve bitmişliğin içinde seneler sonra bu en mahrem hikayesini bana anlatırkenki gözündeki pırıltıyı görmek bile defşet verici idi...
ne kendi, ne aileler, ne o iki kadın mutlu olabildi...
arada kalan günahsız çocuklar, parçalanan ruhlar, kırılan kalpler, darmadağınık gururlardan başka geriye ancak sarhoş sofralarına meze bir hikaye kaldı...
22 Mayıs 2012 Salı
gerdek gecesi sinyalleri !
“Hamileyim”
Adam derin mavi bir
sessizlikle gözlerine bir an baktı, gülümsedi ve yemeğine devam etti.
“hamileyim ve ben bu çocuğu
doğurmak istemiyorum”
Adam yemeğine devam etti.
“hamileyim ve bu çocuğu
doğurmak istemiyorum. Daha şunun şurasında toplasan üç dört kere seviştik sana
korunmadığımı söylemiştim ama yine de dikkat etmedin”
Yemeğe devam ediyor arada
sırada konuşulan konu gündelik bir olaymış gibi bir ifade ile bakıyordu.
“beni duyuyorsun değil mi,
öyle bön bakmasana suratıma” diye patladı.
Sonunda
“ya ben bu çocuğu doğurmanı
istiyorum ama ya” diyebildi.
“manyak mısın oğlum ne
doğurması be, daha altı yedi aydır çıkıyoruz toplasan da üç dört kere seviştik
şimdi bir çocuk sahibi olmamız eksik”
“ya ama ben çok istiyorum”
dedi
Sanki suçlu olduğunu bilen
ama yaranarak işi kolaya sürüklemeye çalışan geri zekâlı bir çocuk gibi.
“hayır, kararım kesin” dedi
ve konu kapanmış oldu.
Konunun o akşam için kapanmış
olması adam tarafından tekrar açılmamak üzere kapanmış olmasını gerektirmiyordu
tabii ki.
Konuşmayı takip eden yirmi
gün boyunca adamdan konu ile ilgili çıt çıkmadı.
Ne çocuğu istediği konusunda,
ne de aldırmak için neler yapmaları gerektiği konusunda.
Sabırla beklemekte idi. Adam
elbet sorumluluğunun farkına varacak ve konuyu açacaktı.
Beklemeleri otuz günü
bulduğunda artık beklememeye karar verdi.
Doktorunu aradı.
Randevusunu aldı.
İşini gücünü ayarladı.
Sabah hastaneye yattı.
Ve istemediği adamın
istemediği çocuğunu aldırdı.
Narkozun etkisi geçene kadar
hastanede yattı ve akşam olunca kalmaya arkadaşının evine gitti.
Ertesi gün adam aradı. Hiçbir
şey söylemedi.
Sonraki gün de. Daha sonraki
gün de.
Aradan üç ay geçti.
Bir akşam tesadüfen hamilelik
konuşmasını yaptıkları aynı restoranda yemek yerken “ben aldırdım” dedi.
Adam allak bullak oldu.
Nasıl aldırdın, ne zaman
aldırdın, kime aldırdın, neden aldırdın, ne zaman aldırdın, neden bana haber
vermedin gibi panikten saçma sapan soruları artı sıra sorup durdu.
“neyin haberini verecektim ki
sana?” dedi sinirden gözlerinin taa içine alev alev bakarak.
“nasıl yani ya”diyebildi
“ne nasıl yani yası be, geri
zekâlı mısın oğlum sen! Sana söyledik üstünden üç ay geçti bir kere bile konu
ile ilgili bir şey sordun mu sen bana? Hayır.
“ya şey ben”
“ne şey beni be off…
Saçmalayıp durma karşımda Allah aşkına”
“bak oğlum benim böyle bir
adamla işim olmaz. Bu iş burada bitmiştir. Bunun bile sorumluluğunu alamayan
bir adamlı ben ne yapayım Allah aşkına sen bana söyler misin? Nasıl bir
sahiplenmedir bu. Korkuyor musun? Paran var mı? Hangi hastane? Ne zaman
gidiyoruz yani konu ile ilgili iki insanın orda olması gerekiyordu bana göre
ama ben tek başıma idim yani…
Param olmasa idi annemlerden
mi alacaktım yoksa birinden çocuk aldırmak için borç falan mı almam daha doğru
olurdu. Yok ya ben sana bir şey söyleyeyim mi bak sen var ya rezil herifin
tekisin… Rezil, sefil ve sorumsuz. Kusura bakma ama benden bu kadar” demesi ile
karşısında gayet erkeksi duran kendini bir şekilde savunmaya çalışan adam
gözyaşlarına boğuldu.
O da bir an sustu, durumun
nereye gittiğini tartmaya çalıştı ama hala çok sinirli idi.
Ve sanki adam karşısında
zırladıkça daha da sinirleniyordu.
Restoran sık gittikleri bir
yer olduğu için sahibini, garsonlarını ve ne yazık ki o gece de orda olan
müdavimlerini gayet iyi tanıyorlardı.
Hatta bunlardan biri de
kendisini birkaç sene evvel az biraz flört ettiği bir adamdı.
Yani durum gittikçe
batıyordu. Herkes kısık sesle konuşmaya başlamış, ufak tefek bakışlarla onların
masasında durumun ne olduğunu anlamaya çalışıyordu artık.
Masadaki kadın sinir içinde
adam ise hüngür hüngür karı gibi
ağlamaktaydı.
Dışarıdan bakanlar için
oldukça eğlenceli bir sahne olduğu kesindi bu durumun.
İçten içe kendinin de hoşuna
gitmişti şu rezil adamı bu duruma sokmuş olması. Ama adam bu duruma gelmesi
onun bunun bedelini daha ağır ödemesinden geçmişti o da başka.
“valla ben bilmiyordum” gibi
cümleler yaşlarına, sümüklerine ve salyalarına batarak akıyordu suratından.
Durum daha da tahammül
edilemez bir durum almakta son sürat ilerliyordu.
“ben bilmiyordum, bilsem ben
böyle bir şey yapar mıyım sence ya…”
Dedi ve ikinci dublesinde
olduğu rakıdan büyük bir yudum indirdi.
Vurucu atışı yapmıştı.
Kadının bir cevap vermesi
gerekiyordu.
“evet yaparsın. Yaptın ya
işte bir de ne soruyorsun” diyebildi zaman kazanmak için.
“hayır ama sen bana
söylemedin ki, bilsem böyle yapar mıyıdım hiç, çok haksızlık ediyorsun ama bak
kalbim çok kırılıyor, ben bunları duymayı hiç hak etmedim ……..”
Şaka gibi diye düşündü bir
an, bir de yağ gibi suyun üzerine çıkmayı becermeye çalışıyordu. Neyse
uğraşacak değildi.
“neyse, dedi bana müsaade ben
eve gidiyorum”
“nereye gittiğini sanıyorsun
sen”
“benle geldin benle çıkarsın
buradan”
Deyip yine gözyaşlarına
boğuldu.
Bir müddet dediklerini o
kadar çok tekrarladı ve o da o kadar çok dinledi ve bıktı ki cevap vermesi
gerektiğini düşünmeye başladı.
Aslında doğru diyor dedi
içinden ben de ona haber vermedim ki.
Adam nasıl olmuş ve becermiş
ise yüzde bir milyon haklı olduğu bir konuda haklılığı ile ilgili kendinden
şüphe etmesini sağlayabilmişti.
Sessiz kaldı.
Gözlerinde hala kızgınlık
vardı ama yeterli olamadı.
Aslında nack out olarak galip
geldiği maçtan beraberlik ile ayrılmıştı.
Bu onun bu ilişkideki ilk
yenilgisi olacaktı.
Belki de o gece son iki cümle
başka türlü söylense idi ikisinin de hayatları çok başka yönlere ve kişilere
doğru akacaktı.
Haklılığı da, ayrılığı da
başka bir bahara kalmıştı böylece.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)