10 Mayıs 2012 Perşembe

sevişmeden nereden çıktı bu mayışık mutluluk kardeşim!


Bavula kocasının da geceki kıyafetlerini koydu. Tam fermuarı çekecek iken adam elleri kolları dolu banyodan çıkıverdi. Elinde bir sürü krem, şampuan, plastik bone ve kendi kullandıkları nemli iki bornoz ve takım armalı terlikleri tutuyordu.
Onları da koydu. Ne de olsa ömründe ilk kez bu kadar parayı bir yere veriyordu. Hakkı olarak görüyordu. Ona kalsa çarşaf, televizyonu falan da alabilirdi ama neyse!
Aşağı indiler ve kendileri için ayırtılmış özel balayı kahvaltı masasına kuruldular. Lobiye iner inmez odadaki adamın yerini adeta başkası almıştı. Durmadan sarılıyor, saçını okşuyor, elini tutuyor ve öpüyordu.
Adam “aşkım çok mutluyum” dedi.
Hafifçe kocasına tebessüm etti ve sanki konuşmanın devamını beklercesine hafif kaşlarını kaldırarak bekledi. Ama boşuna, kocası çoktan kahvaltıya dalmıştı bile. Az ve öz söyleyeceğini söylemişti. O mutluydu ve bu da yeterli idi. işte bu kadar.
Kahvaltının sonuna doğru gelen altınların sayısı ile ilgili birkaç spekülasyonda bulundu ve kimlerin daha pahalı hediye getirmelerini beklerken ucuza kaçtıklarının gözünden kaçmadığını söyledi.
Anlayamadığı kocasının ortalıkta gezinirken bu kadar detaylı bilgiyi nasıl edinmiş olması idi. çünkü altınlar ona verilmişti kocasına değil. O da sağlam olsun diye yürüyemeyen kocasının teyzesine teslim etmişti bütün takılan altın ve takıları. Belli ki o arada olan olmuş kendisinden evvel daha meraklı biri oturup saymıştı. Cebinden altın kesesini çıkartıp havada salladı. Sonra da cebini işaret ederek geline takılan takıların orda olduğunu işaret etti ve gülümsedi. Verilen altın ve takılardan neden bu kadar mutlu olmuştu anlayamadı gitti o an.
Derin bir nefes aldı ve tekrar gülümsedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder