18 Nisan 2012 Çarşamba

ATEŞ DÜŞÜREN GERDEK HALLERİ




Bak işte böyle düşününce çok da kötü gelmiyordu insana. 

Sonuçta kötü bir adam sayılmazdı. 

Tamam, gerçi biraz tuhaflıkları vardı ama kimin yoktu ki değil mi? 
Daha ne kocalar duymuştu evlere şenlik.

En azından onunkini düzgün kategorisine girenlerden sayılırdı.

Arkadaşları da öyle diyordu. 

Aman zaten otuz üçünde evlenmeye karar veren hangisi daha iyisini bulmuştu ki! İyidir iyi…

Zaten kendisi de kusursuz değildi hani işin doğrusu… 

Rahatına düşkündü, öyle sabah erken kalkmayı ve ev iş yapmayı pek de sevmezdi.

Akıllı kızdı, yaptığı her işte başarılı oluyordu ama sorun iş yapmamasındaydı genelde.

Bak bu açıdan da kocasına benziyordu aslında.

Zaten insan kendine benzeyeninden pek hoşlanmaz derlerse doğrudur.

Kişi kendi eksiğini bilse de kolay kolay kendine bile itiraf edemiyor bazen nerde kaldı eleştirmek ama  aynı eksikleri birlikte olduğu insanda hissetsin dili pabuç gibi uzuyordu insanın.

Gerçi evlendiği adamın biraz daha farklı olmasını bekliyordu ama şans bu adam böyle çıkmıştı.

Babası rahmetli olunca han hamam ve bir miktar nakit kalmıştı kocasına ve görümcesine.

Ama bu para konusu iki kardeş arasında Nasa’nın uzaylılar hakkındakı dosyalarından daha sıkı korunuyordu.

Çeşitli rivayetler vardı tabii.

Abla paralarının çok büyük olduğunu, istedikleri her şeyi yapacak kadar birikimleri olduğunu, oturdukları evleri de kocasının değil kendi güzel paracıkları ile aldığını her mecliste dile getirirdi.
Bu mevzunun farklı versyonları vardı.
Eğer konuşulan insanlar çok zengin tiplerse yüz ifadesi değişir, kaşlar kalkar ve olmayan içe kayık çene daha da çökerdi.

 Bu durumlarda asla para kelimesi telaffuz edilmez ancak isviçredeki kasa veya hesap olarak geçerdi.

Ancak kardeş, ablanın aksine, hiç parası olmadığını, durumun sıkıntılı olduğunu, harcamadan on kez düşünmesi gerektiğini söyler daha doğrusu sürekli ağlar dururdu.

Hal böyle olunca ortada tuhaf bir şeylerin döndüğünü o da anlamıştı ama zaten adamla parası için evlenmemişti.

E yani bir evin kirasını ödeyebilirdi herhalde diye düşünmüştü aslında, e gerisine de bir çare bulunurdu elbette.

Kimseden at, yat kat bekleyen bir kız hiç olmamıştı zaten…

Ama şimdi düşününce belki de öyle olmanın makbul olduğuna ara sıra da olsa kanaat getirmiyor değildi hani…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder