26 Nisan 2012 Perşembe

EN ATEŞLİ GERDEK GECESİNİN DEVAMI




Biraz daha evlendiği adamı seyretti.
Sonuçta legal olarak sevişecekleri ilK geceleri idi.
Kızzz, belki de adam bunun için hiçbir illegal işe de kalkışmamıştı !!!
Ay kuzuuu !!!
Sislerin ardından gelen yumuşak ve gizemli ezan sesi kulağına fısıldadığında o da kendisini uykunun kollarına bırakmaya hazırdı artık.
Olan olmuştu bi kere…
Belli olan tek şey, bu en uzun yirmi bir aralık gecesinde,  uzun bir sevişmenin hatta hiçbir sevişmenin yaşanmayacağı gerçeği idi.
Gözkapaklarının ağırlığına dayanamayarak kendini derin bir uykunun kucağına bırakıverdi.
Tek başına, sırtı taze kocasına dönük, anne karnındaki bir bebek gibi kendi içine kıvrılarak.
Sabah olmuş, ısıtmayan ama yine de insana hoş gözüken aralık güneşi, gri bulutların arasından kendini bir gösterip bir saklıyordu.
Deniz de bulutlar da sanki aynı kurşuni renkteydi…
Yataktan manzaranın keyfini daha iyi çıkarabilsin diye balayı odasının sürüsüne bereket yastıklarını sırtına yerleştirip kendini dikleştirdi.
Başucunda dün akşam okuduğu kitap duruyordu.
Kitabı eline aldı.
Sonra ani bir kara ile yanında hala mışıl mışıl uyuyan adamı uyandırmadan kalktı ısırtıcıda su kaynattı.
Evet, böylesi daha iyi olacaktı.
Tekrar yatağa girdi usulca.
Adam hala kendi halinde idi.
Yüzünde mutlu bir tebessüm bile seçilebiliyordu nerdeyse ama ona bakmaktansa manzaraya bakmayı tercih etti.
Elinde tuttuğu çay fincanının sıcaklığı tüm vücuduna yayıldı.
Bir yudum aldı.
Onun tercihi her zaman ince belli cam bardaktan içmekti çayını hele hele sabah çayını ama şimdi resepsiyonu ara, telefon sesi çıkart, sonra gelsin kapıyı çalsınlar, kalk, teşekkür et tekrar yatağa gir…
Uzun işti bunlar hem uyuyan güzeli de uyandırmak, kendi yapacağı keyfi yarıda kesmek hiç mi hiç istemiyordu doğrusu.
Sıcak bergamot kokulu bardağını iki eli ile kavradı.
Çayın kokusu ve gözleri önüne serilen manzara bir masalı andırıyordu.
Başının veya sonun iyi mi kötü mü olacağını asla kestiremediğin.
Her an gizemli bir el ile değişebilecek yazgılardan söz eden gizemli güçlerin çirit attığı, kazanmak için iyi olmanın şart olmadığı hatta gereksiz olduğu bir âlem.
Aslında gözünün önündeki ve yanında uzanan gerçekte olduğu gibi.
Kendi gerçeğine çok benzeyen bir masal. 
Camdaki yansımasını gördü.
Koca bir yatağın arkalığında tek bir kafa.
Ne güzel olurdu öyle olmuş olsa idi diye düşündü.
Sonra gözleri netliğini kaybetti kendi de camdaki aksini ve boşluğa daldı gözleri.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder