Gerçek Aşki bulduğunu ne zaman anliyorsun acaba...
Her konuda olduğu gibi ise onu da kaybettigin zaman aniyor olman
gerekiyor ne yazik ki...
İçinde yaşadiğin anı yaşayamamak gibi, gençliğinin değerini
bilememen gibi, sevdiklerini yaşarken değil de kaybettikten sonra burnun
sızlayarak hatrladığın gibi...
Böyle olduğunu bildigin halde sanki elinden bişey
gelmiyormuşcasina yaşiyor insan, ne saçma.
Gerçek aşki aramakla geçiyor ömür ama kimse durup da şu soruyu
sormuyor kendine ..
peki ya şu an yaşadiğim benim gerçek aşkımsa...
Benim gerçek aşk dediğim ne aslinda....
karşimdakinden ne
bekliyorum yada...
Aslında bu iki kişilikten daha çok tek kişilik bir mevzu.
Sizin
olaya kendinizi ne kadar verebildiğiniz.
Ben aşki ne saniyorum???
Asil soru bu.
Ne
gördüm, ne biliyorum ki ne bekliyorum.
Kendim kendimi ne zaman susturabilecegim ki
karşimdakinin sesini kalbim duyabilsin.
Mevzu burda gizli.
O yanınızda kalsin, başka kimsenin olmasin
diye iyi davranmak ve her istediğini sen istesen de istenesen de istermiş hatta çok istermis gibi yapmaktan bahsetmiyorum.
Onun önceliklerine saygi duymaktan, onun
senden öncesi ve senden sonrası olabilecegini kabul etmekten geçiyor...
Ve de genelde sonlanmamiş ilişkiler
kafalarda o en büyük, unutulmaz, yerine yenisi konulamaz aşkimiz olarak iz barakanlar oluyor, ya o iluzyonu yaratıyor.
Tam olarak elde edilmedikleri, tamamlanamadıkları için.
Bizden sonra onun başkası ile mutlu olma
hatta bizle olduğundan daha mutlu olma olasiliği çıldırtıyor da ondan...
ve
itiraf etmesi pek kolay olmasa da bizi belki de hatirlamiyor, aklina çok ender
geliyor olama fikri bile değme polisiye romanlarina taş çikaracak
senaryolar üretmemize yetiyor da artiyor bile.
adamın bişeyin peşinde olduğundan falan değil. biz bunu kafamızda o kadar canlı yaşıyoruz ki artık gerçeğimiz yapıyoruz. muhtemelen de o sümsük, göbekli, kel herifi bir numaralı don Juan, mahallenin "el sikador"u, en süper zampara, en gözde bekar haline biz sokuyoruz. hatta öyle bi sokuyoruz ki adam da buna inanmaya başlayabiliyor bi süre sonra .
Bu çocukken de büyüdükçe de bu böyle.
İster
tek cocuk, ister çift çocuk, ister tek yumurtadan çikma ol asla ve de asla
senin en sevdigin oyuncaginin senden daha güzel, daha akıllı bir kıza
verilmesinden hiçbir zaman hoslanman mümkun değildir.
bu arada potansyel kız ile ilgili konuşulduğunda hatun kim olursa olsun malın biridir ama tek düşünüldüğünde kaf dağında kumru yavrusu...
Sen ister oyna ister suratina
bile bakma oyuncağin o odanin emniyetli bir köşesinde durmali ki sen kendini
güvende, sevilen, akilli, güzel, becerikli, değerli hisset...
Aşk ,kiskançlık ,sahiplenme ,bencillik hepsi bir arada yasaniyor
genelde.
Kimse demiyor ki ulan adam bana tekmeyi attı, bastı başka bir
kariya gitti hadi yolu acik olsun allahin selameti üstinde olsun bana uzak
allaha yakin olsun diye.
Giden her zaman değerli oluyo nedense...
O bes para etmeyen şerefsiz
için günler geceler ağlanir, sisik gözlere kara gözlükler takılır ve işe gidilir,
onun olabileceği mahallelere uğranmaz olunur...onunla ilgili hiçbirşey duymak
istenmez.
ha hayyt aslındaaa...
Adamla ilgili üre sayım raporu sonuçlari dahil, öğle yemeğinde ne
yediğine, dişi mahlukatın masasına kaç mil açıktan seyrettiğine varıncaya kadar her şeyi bilmek istersiniz. ve zaten attığınız bir mesajla kadrolu bilumum ajanlarınız da civar köylerde menzilerine çoktan yerleştirilmiştir...
ajanalardan gelen bütün haberleri en yakın tarihte yapılacak üst kurul toplantısında incik cincik kesip biçebilmek için iyice beyne kazır ama aynı zamanda nefes almadan arazideki ajanları soru yağmuruna tutabilirsiniz. bu sadece kadınlara verilmiş meme gibi bişeydir...
diğer memelilerde de olduğunu sanmam...
balinayı düşünsene...ıyy
bu arada eşek herif acaba benim ona
aldiğim calvin klein donu ile mi zamparalık yapıyor diye düşünürsünüz..ay kız nişantaşın ortasında kazmanın teki ile yemek yiyen adamın donun u nerden bilsin kızım...
Geri gelsin istersiniz, sonunda ayni olacağini bile bile
istersiniz bunu.
Niye mi?
Şaka herhalde bu soru...eşek sipasina size yaşatiğinin
aynisini yapma firsatini elinize geçirebilmek için pektabii...
Ancak genelde iş öyle olmuyo be gülüm...keşke olsaydı...ben de ne ajan olurdum bunca sene ne de ajan tutardım kendime...
işte o zaman iş tamen bitince, sana
hayatinizin kazığını atan adam bir süre sonra hayatının en büyük aşkı oluyo ve öylece bellegine yerleşiyo.
Bir zaman sonra ise yapilan eşşşeklikler rafa kalkıyo ve yerine geçirilen
sahane sahnelere alıyo...
Ve bu kendinizi en güzel, en değeli en şahane hissettiginiz
sahneler kalıyor ve hatırlanır oluyor. işin aslı öyle olmasa bile.
Aslinda belki de beynimizin bize yaptığı en güzel oyun bu aşk
hikayesi.
Kendimizi tanımamız için bir fırsat.
Bir başka hayata mudahil
olma, öğrenme, gözlemleme şansımız.
Asla hiçbirşeyin nihayi sahibi olamayacağımızın bize en tatlı anlatılış şekli belkide aşk.
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSil